YARATILIŞ GERÇEĞİ

Balinalar ve yunuslar, "deniz memelileri" olarak bilinen canlı grubunu oluştururlar. Bu canlılar memeli sınıfına dahildir, çünkü aynen karadaki memeli canlılar gibi doğurur, emzirir, akciğerle nefes alır ve vücutlarını ısıtırlar. Ancak bu canlıların vücut yapıları diğer memelilerden oldukça farklıdır. Deniz memelileri tamamen suda yaşamak için yaratılmış özel vücut sistemlerine sahiptirler.


Her mevsimde ayrı özelliklerde meyvelerin bulunması büyük bir nimettir. Kışın insanların en fazla vitamine ihtiyaçları oldukları dönemde, mandalina, portakal ve greyfurt gibi C vitamini yönünden zengin meyvelerin olması; yazın da insanların susuzluğunu gidererek ferahlamalarını sağlayan kiraz, kavun, karpuz, şeftali gibi bol sulu meyvelerin çıkması Allah'ın insanlara bir lütfu ve nimetidir.
Uzun süre fillerin iletişim sistemlerini inceleyen bilim adamları,
fillerin insanların duyamadığı ses tonları olan infraseslerle
iletişim kurduklarını belirlemiştir. Çok güçlü ancak dü-
şük frekanslı sesler olan infrasesler, insanlar tarafından yalnı
zca özel kayıt cihazlarıyla duyulabilir. Ancak filler bu özel
sesler aracılığıyla uzun mesafeli bir çağrıyı uygun hava ko-
şullarında 10 km´lik mesafelere bile duyurabilmektedir.

Bir kurşun kalemin silgisi büyüklüğündeki bu küçük kuş, vücudundaki kusursuz sistemlerle Allah'ın üstün yaratmasını bize tanıtan canlılardandır. Sinekkuşu göçmen kuşların en küçüğüdür. Ağırlığı 3 gr olan bu olağanüstü göçmen yılda 6.000 km'den fazla yol kat eder. Yola çıkmadan önce ağırlığını iki katına çıkarır (6 gram). Bu enerji rezervi ona Meksika Körfezi'ni hiç duraklamadan geçme imkanı verir. Saatte 40 km hızla 900 km yol kat eder.
Aynı türdeki bitkiler dünyanın neresine giderseniz gidin aynı özelliklere sahiptirler. Karpuz her yerde karpuzdur, rengi, lezzeti, kokusu hep aynıdır. Gül, çilek, karanfil, çınar kısacası tüm bitkiler aynı türde hep aynı özelliklere sahiptir. Yapraklar dünyanın her yerinde fotosentez yaparlar. Benzersiz taşıma sistemleri tüm bitkilerde vardır. Bu mekanizmaların, evrimcilerin iddia ettikleri gibi, tesadüfen oluşması imkansızdır. Bitkileri yaratan Yüce Allah'tır.

Yaklaşık 300 milyon yıldır varlıklarını devam ettiren deniz kestaneleri, bu zaman zarfında hiçbir değişikliğe uğramamışlar, herhangi bir evrimsel süreçten geçmemişlerdir. Resimdeki fosil 150 milyon yıllıktır. Deniz kestanelerinin yumuşak bedenleri, üzerlerindeki dikenler tarafından düşmanlara karşı korunur. Hareketli olan bu dikenler, bazı türlerde zehirlidir ve kimi zaman uzunlukları 30 cm'yi bulmaktadır.
Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi
Yaş: 150 milyon yıl
Bölge: Madagaskar
Altta sağda milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramamış olan günümüz kestaneleri görülüyor.

Bitkiler, son derece kompleks yapılara sahiptir ve bu yapıların -evrimcilerin iddia ettikleri gibi- sözde rastlantısal etkilerle ortaya çıkması da, birbirlerine dönüşmesi de mümkün değildir. Fosil kayıtları farklı bitki sınışamalarının yeryüzünde bir anda ve kendilerine özgü yapılarıyla ortaya çıktıklarını ve geçmişlerinde evrimsel bir süreç bulunmadığını göstermektedir.
Dönem: Paleozoik zaman, Karbonifer dönemi
Yaş: 320 milyon yıl
Bölge: Lancashire, İngiltere
Fosil kayıtlarının en belirgin özelliklerinden biri, canlıların
bu kayıtlarda gözlemlendikleri jeolojik dönemler boyunca
değişime uğramalarıdır. Diğer bir deyişlle, bir canlı türü,
fosil kayıtlarında ilk olarak nasıl belirdiyse, bu tür yok olana
kadar veya günümüze gelene kadar on milyonlarca, hatta
yüz milyonlarca yıl boyunca hiçbir değişim göstermemekte,
aynı yapıyı korumaktadır. Bu, canlıların hiçbir evrime uğramadıklarının
açık bir delilidir.
Eucnemidae familyasına dahil olan bu böcekler, genellikle kahverengi veya siyah renkli olup, daha çok ormanlık alanlarda yaşarlar. Fosiller, yalancı klik böceklerinin hep yalancı klik böceği olarak var olduklarını, başka bir canlıdan türemediklerini, herhangi bir değişime uğramadıklarını göstermektedir. Aradan geçen on milyonlarca yıla rağmen hiç değişmeyen yalancı klik böcekleri, Darwinistlerin iddialarını yalanlamaktadır.
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 45 milyon yıl
Bölge: Rusya
Fosildeki örneği ile aynı özelliklere sahip günümüz yalancı klik böceği görülüyor.
İnsan, giysisini, saatini ya da oturduğu koltuğu bir süre sonra hissetmemeye başlar. Çünkü insan derisindeki alıcılar belirli bir süre sonra beyne, cilde temas eden madde ile ilgili sinyalleri göndermeyi durdurur ve cilt bu maddeye karşı alışkanlık kazanır. Allah'ın insan için büyük bir nimet olarak yarattığı, bu "alışma" mekanizması olmasaydı giyinmek gibi sıradan bir olay bile büyük bir sıkıntı haline gelirdi.

Geyikler ortamın güvensiz olduğunu anladıklarında ön ayaklarından birini yere vurarak diğer geyiklere tehlikeyi haber verirler. Eğer tehlikenin yakında olduğunu anlarlarsa hem ön ayaklarından birini yere vururlar hem de kuyruklarını dikleştirerek sarkaç gibi sallamaya başlarlar. Narin yapısıyla yırtıcı hayvanlara kolayca yem olabilecek bu sevimli canlılar, ancak birlikte hareket ederek korunabilmektedir.

İnsan beyninde yaklaşık 0.5 gr. ağırlığında, bezelye tanesi büyüklüğünde bir et parçası olan "Hipofiz bezi", yeryüzünün en kompleks, en hatasız ve en hayati idarecisi olarak yaratılmıştır. Hipofiz bezi sonsuz ilim sahibi Yüce Allah'ın kontrolü ile sayısız hormona görevler dağıtır, hiçbir aksama olmadan her birini denetler. Bu sayede aynı anda başımızı ve kollarımızı hareket ettirir, duyar, görür, gülümser, konuşur ve dokunuruz.

Küçük bir yaprağın gerçekleştirdiği "fotosentez" işlemi, insan dahil tüm canlıların yeryüzünde yaşamlarını sürdürebilmesinin başlıca sebeplerinden biridir. Bir yaprağın sadece 1 milimetre karesinde 500 bin adet klorofil bulunur. Klorofilin içindeki karmaşık işlemin hızı saniyenin on milyonda biri kadardır. Üstelik bu işlem her klorofil molekülünde ayrı ayrı gerçekleşmektedir.

Çoğunlukla Kuzey Amerika'da yaşayan çamur balıkları, kel turnalar takımına dahildir ve milyonlarca yıldır aynı kalan canlılardan biridir. Söz konusu balıkların çok sayıda fosili elde edilmiştir. Bu fosiller, çamur balıklarının sahip oldukları tüm özelliklerle bir anda belirdiklerini ve on milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramadıklarını göstermektedir.
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 54 - 37 milyon yıl
Bölge: Messel Shales Oluşumu, Almanya
Günümüz çamur balığı
Darwinistlerin iddialarını yalanlayan canlılardan biri olan yürüyen çalı böcekleri, uzun ince bir bedene sahiptirler. Yapıları, görünümleri ve özellikleri on milyonlarca yıldır hiç değişmemiştir. 45 milyon yıldır aynı kalan bu böcekler, canlıların küçük değişiklikler geçirerek geliştikleri iddiasında olan evrimin geçersizliğini gözler önüne koymaktadır.
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 45 milyon yıl
Bölge: Rusya
Yanda milyonlarca yıl boyunca hiç değişmeyen günümüz yürüyen çalı böceği görülüyor.
Fosil kayıtlarının böceklerin kökeni konusunda ortaya koyduğu bilgiler, canlıları Allah'ın yarattığı gerçeğini bir kez daha doğrulamaktadır. Fransız zoolog Paul Pierre Grassé de evrim teorisinin böceklerin kökenini açıklamaktan aciz olduğunu şöyle itiraf etmektedir:
"Böceklerin kökeni konusunda tam bir karanlık içindeyiz." (Pierre-P Grassé, Evolution of Living Organisms, New York: Academic Press, 1977, s. 30)
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 50 milyon yıl
Bölge: Polonya
Günümüz bitki piresi

45 milyon yıl önce amber içinde kalarak bugüne kadar gelmiş olan bu yaban arısı türü, parazit olarak yaşayan bir canlıdır. Günümüzde tanımlanmış yaklaşık 12.000 türü vardır ve hatta dünya geneline yayılmış olarak 40.000-50.000 türünün yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu yaban arıları yumurta bırakmak için diğer böcek türlerini seçer ve bunları felç ederler.
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 45 milyon yıl
Bölge: Rusya
Yandaki resimde , milyonlarca yıldır hiç değişmeyen günümüz yaban arılarına bir örnek görülüyor.
Bu ıstakoz fosili 100 milyon yıllıktır ve bugünkü ıstakozlarla aynı vücut yapısına sahiptir. Bazı ıstakoz türlerinin göç davranışları oldukça dikkat çekicidir. Bu göç sırasında oldukça dikkat çekici görüntüler meydana gelir. Her ıstakoz kendi önündekine dokunacak şekilde pozisyon alır ve yaklaşık elli-altmış ıstakoz biraraya gelerek bir konvoy oluştururlar. Bu şekilde okyanus tabanında birkaç gün ve gece yürürler.
Günümüz ıstakozu
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 100 milyon yıl
Bölge: Lübnan
Yaprak biti, bitkilerle beslenen ve Aphidoidea alt familyasına dahil olan bir böcek türüdür. Bilinen yaklaşık 4000 tür yaprak biti vardır ve bunlar 10 familyada toplanırlar. Bugüne kadar tespit edilmiş en eski yaprak biti türleri Karbonifer döneminde (354 - 290 milyon yıl) yaşamıştır. Ve aradan geçen 300 milyon yıldan daha uzun süreye rağmen en küçük bir değişikliğe uğramamıştır.
Günümüz yaprak biti
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 50 milyon yıl
Bölge: Polonya
Baş kısmının öne doğru uzamasıyla dikkat çeken bu kınkanatlı böcek türü 45 milyon yıldır amber içinde muhafaza edilmiştir. Böceğin günümüzdeki örneği ile amber içindeki fosili karşılaştırıldığında milyonlarca yıldır hiçbir değişiklik göstermediği açıkça anlaşılmaktadır. Bu da evrim teorisinin zaman içinde küçük değişikliklerle türlerin yeni türlere dönüşmesi iddiasının hiçbir geçerliliğinin olmadığını açıkça göstermektedir.
Dönem: Senozoik zaman, Eosen dönemi
Yaş: 45 milyon yıl
Bölge: Rusya
Günümüz geniş hortumlu böceği
Eğer bir canlı milyonlarca yıl boyunca hiç değişmeden yapısını muhafaza ediyorsa, günümüzde sahip olduğu tüm özelliklere eksiksiz olarak yüz milyonlarca yıl önce de sahipse, bu canlının evrim geçirdiğini söylemek asla mümkün değildir. Günümüzde yaşayan eğrelti otlarından hiçbir farkı olmayan resimdeki 320 milyon yıllık eğrelti otu fosili, canlıların evrim geçirmediğini gösteren ispatlardan biridir.
Resimde eğrelti otunun hiçbir değişikliğe uğramayan canlı örneği görülmektedir.
Dönem: Paleozoik zaman, Karbonifer dönemi
Yaş: 320 milyon yıl
Bölge: Lancashire, İngiltere